Öncelikle, yazıya küçük bir giriş yapmak yerine Hezârfen’in anlam bakımından ne ifade ettiği üzere kısa da olsa bir açılım yapmak uygun olacaktır. Hezârfen, farklı konular üzerine geniş -çok daha doğru bir ifadeyle “engin”- bilgi ve tecrübe sahibi olan bireyler için kullanılmakta olan bir sıfat olmakla birlikte yine çok yönlü bireyleri (polimat) işaret eden metafor olarak izah edilebilir.

Örneğin; Ahmet Çelebi, Necmeddin Okyay vb. kişiler…

Yanılıyor olabilirim de... 2006 yılının kış aylarındaydık. Kendisine oldukça sevgi ve saygı duyguları beslediğim kıymetli dostumuz ve büyüğümüz Tahsin Terzi ağabey ile bir telefon görüşmesindeydim.

Konu nereden ve nasıl oraya geldi bilmiyorum ama kemençe icrasına dair cümleler kurmaya başlamıştık karşılıklı.

İşte tam da o sıralarda özellikle de övgü dolu sözleriyle “Mehmet Gündoğdu” adını Tahsin ağabeyimden duymuş olacaktım. Hem de ne duyuş! İnsanı heyecanlandıran ve de merak uyandıran duygu ve düşüncelerle…

Ertesi gün olmuştu ve Mehmet Gündoğdu ile ilk kuracağım temas için derin bir heyecan yaşıyordum.

Kendileriyle ilk temasımız telefon ile olmuş ve ardından ilk görüşmemiz üzere randevulaşarak görüşmeyi sonlandırmıştık. O günden bugüne yaklaşık yirmi yıla yakın bir zamanı ardımızda bırakmış olduk.

Bu zaman zarfı için Gündoğdu Hocamız ile sadece bir arkadaşlık/dostluk ilişkisini geliştirmekle kalmayıp belki de birçok konuda birlikte deneyimler tecrübe edip, kimi zaman üzülmüş kimi zaman ise sevinçleri birlikte yaşamıştık.

Öyle sanıyorum ki, yaşamım boyunca gelişimine tanıklık ettiğim ender isimlerden birisiydi Gündoğdu Hocamız.

Tabi, yazının bundan sonraki satırlarına biraz da “okuma eyleminden pek de keyif almayan bir toplum olmamız hasebiyle” amaca yönelik cümleler kurarak devam etmenin karşılıklı bir fayda sağlayacağını ümit ederek yazmak yerinde bir davranış olacaktır.

Bir Sanatçı & Müzikolog olarak Mehmet Gündoğdu:

Asırları geride bırakan otantik Karadeniz ezgilerinin günümüze taşınması dışında geleceğe aktarılması için de kültürel bir mirası yeniden ihya edecek bir anlayış ortaya koyarak kültür elçiliğini sadece bir müzikolog olarak değil aynı zamanda sanatçı kişiliğiyle de bizler için bir köprü imar etmeyi başarmıştır. 

Unutulmaya yüz tutmuş sanatçı ve eserleri (Örneğin; Tuzcuoğlu, Hasbal, Şırıp vb. havalar söz konusu olduğunda) onun maddi ve manevi çabaları sonucunda yeniden hayat bulmuş ve ardımızdan gelen bir kuşağa ilham kaynağı olmuştur. Bugün, bu bağlamda, otoritelerce dahi bilinmeyenler yanlışların doğruya tebdili kendilerinin büyük çabaları sonucunda vücut bulmuştur.

Sadece kemençe icrasıyla kalmayarak tulum -ki, bu bağlamda kendileri 2. Remzi Bekar olarak anılırlar-, zurna ve kaval gibi üflemeli enstrümanlar için de tüm maddi kayıpları göze alarak imar ettiği köprüden geçişlerini yeni bir nesil için güvenle gerçekleştirmiştir.

Söz konusu gazeller olduğunda ise Gündoğdu Hoca’nın eski usul ve tavırla, sahip olduğu okuma teknikleriyle -belki de birçok ismin seslendirmeye cesaret edemediği gazelleri-seslendirdiği birbirinden özel havaların da altını çizmemiz önem arz edecektir.

Bir Araştırmacı & Yazar olarak Mehmet Gündoğdu:

Geçmişten günümüze tüm otoriteler tarafından ordinaryüslüğü kabul görmüş Piçoğlu Osman (Gökçe) üzerine bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışmayı ortaya koyarak sanatçının biyografisi ve sanat yaşamı temelli bir yapıt ortaya koymakla kalmayıp, günümüz Karadeniz müziği ve folkloru üzerine yapılmış en ayrıntılı ve akademik nitelikli yapıtı olan “Doğu Karadeniz’de Müzik ve Horan Geleneği” isimli eseri bizlerle buluşturmuştur.

-Adı şimdilik bende kalsın diyeceğim- yeni kitap çalışmalarını devam ettirmekte olan Gündoğdu Hoca’nın bizlere kazandıracağı bu eserlerle ilgili literatürün zenginleşme göstereceği su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır.

Sadece kitap çalışmaları değil elbet, hakeza birçok dergiye verdiği röportaj ve makale çalışmalarıyla da kültürel anlamda bir dizi önemli anekdotu canlı tutmayı başarmış/başarmaya da devam etmektedir.

Bir Entelektüel olarak Mehmet Gündoğdu:

Sadece kültürel dünyamızın önemli argümanları için değil, aynı zamanda ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz’i oluşturan şehirler ve tarihleri başta olmak üzere kültürel farklılıkları işaret eden yayınları son derece titizlik göstererek takip etmekle kalmayıp folklor ve müzik dünyamıza dair evrensel eserlerin dışında da farklı konular üzerine okumalar yapıp ilgili tartışmalarda boy göstererek günden güne bir kültür ambarına dönüş özel bir portre olarak karşımızda durmaktadır.

Yine, kendilerinin bölge kültürü ve farklı kültürlere ait objelerle ilgili bir koleksiyonerlik yanına da vurgu yapmadan geçmek bir eksiklik olacaktır.

Bir Kültür Elçisi olarak Mehmet Gündoğdu:

Bir coğrafyanın içerisinde yaşamış/yaşamakta olan toplumlar arası kültürel farklılıklar temelli çatışmaların son bulması ve “ben merkezli” bakış açısının nihayete ermesi adına gönüllü olarak yürütmekte olduğu kültür elçiliğiyle genç nesil için örnek insan olma yeterliliğini göstermekle kalmamış, bu uğurda maddi ve manevi fedakarlıklar ortaya koymuştur.

Bir Akil İnsan & Otorite olarak Mehmet Gündoğdu:

Bir bölgenin kültür yaşamı için akil insan ve karmaşık tartışma konularının gereksizliğini kesin bilgiyi ortaya koyarak sonlandırma başarılını icra edebilme karakteriyle ön plana çıkan bir otorite olma başarısını kendisini tüm muğlak görünümlerden beri eden bir anlayışla betimleyen portre olarak gerçekleştirmiştir/gerçekleştirmektedir.

Sonuç:

Mehmet Gündoğdu sahip olduğu tüm vasıflarıyla günümüz Doğu Karadeniz coğrafyasının kültür yaşamı için ömür tüketen bir hezarfen olarak karşımızda durmaktadır.

Sahip olduğu kemençe icra yeteneği ve ustalığıyla, derleme çalışmalarıyla, tulum, zurna ve kaval gibi üflemeli enstrümanlar için -bir duayen olarak- yaptığı katkılarla, gerçekleştirdiği ve gerçekleştirecek olduğu basılı yayınlarla, bölgesel bir entelektüel karakter olmasının yanı sıra kültürel tartışmaların aranan akil insanı olmasıyla ve belki de en önemlisi “Kültür elçisi” olma vasfıyla 20. yüzyılın bizlere kazandırdığı kültürel değerin adıdır “Mehmet Gündoğdu.”

Bugüne kadar özellikle de usta-çırak ilişkisi içerisinde yetiştirmiş ve müzik sektörüne kazandırmış olduğu isimler için büyük emekler sarfetmekle kalmayıp müziğe ilgi duyan genç kardeşlerimizin konservatuarlı olma gayretleri adına onların öncüsü olmuş ve elinden gelen tüm çabalarla ilgili yönlendirmeler için ön ayak olmayı başarmıştır.

Sözün özü; kısır tartışmaların/çatışmaların ve tüm olumsuzlukların odağında mücadele gösteren güçlü bir karakterin adıdır “Mehmet Gündoğdu.”

Var ol, Gündoğdu Hoca!

Her hakkı saklıdır. Yazarının ve Serander.Net'in izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz.